Koç Burcunda Dolunay 16 Ekim 07:23
Pazar
sabahı, tam da en rahatlamayı- dinlenmeyi arzu ettiğimiz anda tansiyon
yükselebilir. Çarpıcı bir Dolunay ile güne başlıyoruz. Her Dolunay’da olduğu
gibi Yeni Ay’da, yani yaklaşık on beş gün önce, başladığımız işlerin
meyvelerini almaya, tamamlanma enerjisi ile konuları kapatmaya gidebiliriz. Bir
diğer yandan ego ile duygular; kadınlar ve erkekler, istekler ve gurur vb karşı
karşıya geldiği için gerginlik artar ve dengeyi bulmak zorlaşır.
Koç
Burcundaki Ay ile Terazi Burcundaki Güneş’in karşı karşıya gelmesi ikili ilişkiler,
ortaklıklar, diplomatik süreçler için başlı başına zorlayıcı bir etkidir. Uranüs’ün
bu Dolunay’da baş rol oyuncularından rol çalması; savaş gezegeni Mars ve yıkıcı
Pluto’nun bir arada hareket ediyor olması süreci daha da zor, patlayıcı,
şaşırtıcı bir hale getirebilir. Tüm ikili ilişkilerde denge ve uyum isteyen
Güneş ile daha özgür ve isyankar olmak isteyen Ay arasında dengeyi bulmakta zorlanabiliriz.
İlişkilerde “tamam mı? devam mı?”
zamanı:
İsyankar
Uranüs’ün etkisi ile ilişkilerinizde diplomatik olmakta zorlanabilir; kendi
özgürlüğünüzü ön plana almak isteyebilirsiniz. Yeni bir şeylere başlamak;
dizginleri elinizde tuttuğunuz, orijinal, inovatif ya da teknolojik bir
ortaklık için süreç tamamlanabilir. Kendinizi daha cesur hissedebilir, karşı
tarafı memnun etmek yerine içinizden geldiği gibi davranmak da
isteyebilirsiniz. Ancak bu ani çıkışlar ilişkinizi uzun vadede etkileyebilir.
Dikkatli olmakta fayda var.
Bir
yandan kendi iplerimizi koparmak isterken diğer yandan karşımızdakilerin de
aynı etki altında olduğunu unutmamak gerek! Uranüs’ün devrimci etkisi ile
beklenmeyeni beklemek bu Dolunay’da en doğru pozisyon olabilir. Değişim ani,
hızlı ve çarpıcı olabilir. Tepkiler sıra dışı, şaşırtıcı hatta sürpriz de
olabilir.
Burada
önemli olan yaratıcı gücü kullanabilmek. Farklı düşünebilme ya da
sezgilerinizin sıra dışı çalışması söz konusu olabilir. Yani kendinizle ilgili
bugüne kadar fark etmediğiniz, ilişkilerinizde, evliliğinizde ne istediğinizin
aydınlanması da söz konusu olabilir.
“Ben”lik
bilincinin yükseleceği; ilişkide biz olmak yerine “benim isteklerim”in
haykırılacağını düşünürsek gözlerimizi, kulaklarımızı, kalbimizi dört açmakta
fayda var.
Bu yıkıcı- deprem etkisi yaratabilecek
süreci en hafif atlatmak için:
- Kaçınılmaz
bir sona gelindiyse direnmekte fayda yoktur. Önemli olan sebep ve süreci
anlamaktır. Sadece bağırmak “ben” demek için başlayan cümleler içinde kaybolan
dengeniz mi? Yoksa ilişkiniz mi? Dikkat etmelisiniz.
-
İç sesiniz ne diyor? Gerçekten uzun zamandır dengede tutmaya çalıştığınız bir
terazinin ayarları mı bozuldu? Yoksa bir anda patlayan bir bomba mı elinizdeki?
-
İsyaaaannnn! Kime karşı? Neye karşı? Doğru kişiye, doğru zamanda mı isyan
ediyorsunuz?
- “Dengeyi
devam ettirmek mi yoksa savaşmak mı?” sorusunun belki de iki taraf için de bir
çözüm olmadığı ve olamayacağını değerlendirdiniz mi?
-
Sadece orta yolu bulmamak, “benim dediğim olacak!” , dediğiniz için mi orta
yola yanaşmıyorsunuz?
Her
ne olursa olsun, bütünün hayrına olsun!
Ama
tabii farkındalıkla olsun!
Işıkla,
Ayşegül