2 Mart ve Mart ve Gelecek ve Geçmiş
Günaydın✨yaşamın kıyısından geçerken fark etmediklerimiz gözümüze sokuluyor son günlerde.. Hangi memlekettensin? Çinli mi? Avrupalı mı? Avustralyalı mı? Türk mü? Rus musun? Nerede doğdun? Artık önemi var mı?
“Şu AN” nerede olduğun senin geçmişini ve geleceğinin sınır kapısı değil mi?
Neredesin? Ne haldesin? Belki bir savaştan, belki bir hastalıktan, belki depremden-yangından bir doğal afetin yanı başındasın içindesin..
Belki içinde olan bir yakının var sana değen.. Belki içinde olanların sözleri var kalbine değen.. gerçekten dünyanın bir noktasında olan bir şeye kayıtsız kalabilmen mümkün mü?
Bir şey değişirken sen durabiliyor musun?
Kader kısmet diyince sıyrılabiliyor musun?
Hayatının “bu AN”ını hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edebiliyor musun?
Mümkün mü?
Bütünün bir parçasısın, vücudundaki her hücrenin molekülleri, her molekülün atomları, her atomun zerrecikleri gibi küçücük bir parçası.. Ama o her zerreceğin titreşimi senin bedeninde bir değişiklik yaratırken sen hala dünyanın bir ucunda olanın seni etkilemediğini düşünüyor musun?
Büyük bir değişimin içindeyiz.. Kökten yıkılıp yeniden tanımlanacak sistemler yılı 2020 dedik.. Senin hayatında neler değişti? Yine aynı saatte kalkıp aynı işe/okula/vb gidiyor olabilirsin..
Peki içinde olduğun sistem, duygun, düşüncelerin, ruhun, halin aynı mı? Her yerde, her anda, her yaştan, her ülkeden, her renkten, her dilden, her insanı etkileyen şeyleri fark etmemiz için bir zil duyuyor musun?
Günaydın! Bugün başka bir gün! İçine uyandığın robotize dünyanın farklılaşması için organik bir değişimin içindesin ve sen değişimin ta kendisisin..
Nasıl hissediyorsun? Ne düşünüyorsun? İyi misin? Bütün bu olup bitenlerle nasıl başa çıkıyorsun? Kimi eve ateş düşmüş, kimi yıkılmış, kimi yanmış, kimi bombalanmış.. Endişenin, merhametinin, şefkatinin nasıl kendi içinde iç içe geçtiğinin farkında mısın?
Belki kendi seslerine bile kulaklarını tıkamış olabilirsin. Belki içindeki kıpırtıları duymamak için görmemeyi tercih ediyorsun.. Belki tüm bu olanlar kendi içimizde bir şeyi, bir yeri fark etmek, kabul etmek için..
Derin bir nefes al haftaya başlarken..
Dün dünde kaldı, yarın yarında..
Bugün şu an sen nasılsın?
Gökyüzüne bakarken aslında yapmaya çalıştığımız şey istatistiki olarak <<“şu an”ımızı kolaylaştıracak- güzelleştirecek- fark ettirecek ne var? >> sorusuna cevap bulabilmemizi sağlamak..
ama şu gezegen bu gezegen derken bazen bunları unutuyoruz.. biz de uzayda, güneş sisteminin içinde bir gezegende yaşayan bir dünyalıyız en nihayetinde..
Bugün güzel niyetlerinle, ister birine gülümseyerek ister dua ederek kendine ve bütüne bir tohum atabilirsin. Gülümsemenin en iyileştirici ilaç olduğunu artık biliyoruz. Kendine gülümse o bile yeter.. İster uzak doğu felsefesi de, ister emperyalist düşünce gücü, ister iş hayatının “random act of kindness” ilkesinden yola çıkarak de.. Bugün aklına geldikçe bir nefes al, fark et ve gülümse
Daha aydınlık bir hafta olması dileğimle,
Ayşegül
“Şu AN” nerede olduğun senin geçmişini ve geleceğinin sınır kapısı değil mi?
Neredesin? Ne haldesin? Belki bir savaştan, belki bir hastalıktan, belki depremden-yangından bir doğal afetin yanı başındasın içindesin..
Belki içinde olan bir yakının var sana değen.. Belki içinde olanların sözleri var kalbine değen.. gerçekten dünyanın bir noktasında olan bir şeye kayıtsız kalabilmen mümkün mü?
Bir şey değişirken sen durabiliyor musun?
Kader kısmet diyince sıyrılabiliyor musun?
Hayatının “bu AN”ını hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edebiliyor musun?
Mümkün mü?
Bütünün bir parçasısın, vücudundaki her hücrenin molekülleri, her molekülün atomları, her atomun zerrecikleri gibi küçücük bir parçası.. Ama o her zerreceğin titreşimi senin bedeninde bir değişiklik yaratırken sen hala dünyanın bir ucunda olanın seni etkilemediğini düşünüyor musun?
Büyük bir değişimin içindeyiz.. Kökten yıkılıp yeniden tanımlanacak sistemler yılı 2020 dedik.. Senin hayatında neler değişti? Yine aynı saatte kalkıp aynı işe/okula/vb gidiyor olabilirsin..
Peki içinde olduğun sistem, duygun, düşüncelerin, ruhun, halin aynı mı? Her yerde, her anda, her yaştan, her ülkeden, her renkten, her dilden, her insanı etkileyen şeyleri fark etmemiz için bir zil duyuyor musun?
Günaydın! Bugün başka bir gün! İçine uyandığın robotize dünyanın farklılaşması için organik bir değişimin içindesin ve sen değişimin ta kendisisin..
Nasıl hissediyorsun? Ne düşünüyorsun? İyi misin? Bütün bu olup bitenlerle nasıl başa çıkıyorsun? Kimi eve ateş düşmüş, kimi yıkılmış, kimi yanmış, kimi bombalanmış.. Endişenin, merhametinin, şefkatinin nasıl kendi içinde iç içe geçtiğinin farkında mısın?
Belki kendi seslerine bile kulaklarını tıkamış olabilirsin. Belki içindeki kıpırtıları duymamak için görmemeyi tercih ediyorsun.. Belki tüm bu olanlar kendi içimizde bir şeyi, bir yeri fark etmek, kabul etmek için..
Derin bir nefes al haftaya başlarken..
Dün dünde kaldı, yarın yarında..
Bugün şu an sen nasılsın?
Gökyüzüne bakarken aslında yapmaya çalıştığımız şey istatistiki olarak <<“şu an”ımızı kolaylaştıracak- güzelleştirecek- fark ettirecek ne var? >> sorusuna cevap bulabilmemizi sağlamak..
ama şu gezegen bu gezegen derken bazen bunları unutuyoruz.. biz de uzayda, güneş sisteminin içinde bir gezegende yaşayan bir dünyalıyız en nihayetinde..
Bugün güzel niyetlerinle, ister birine gülümseyerek ister dua ederek kendine ve bütüne bir tohum atabilirsin. Gülümsemenin en iyileştirici ilaç olduğunu artık biliyoruz. Kendine gülümse o bile yeter.. İster uzak doğu felsefesi de, ister emperyalist düşünce gücü, ister iş hayatının “random act of kindness” ilkesinden yola çıkarak de.. Bugün aklına geldikçe bir nefes al, fark et ve gülümse
Daha aydınlık bir hafta olması dileğimle,
Ayşegül