8 Nisan 2020 – Terazi Burcunda Dolunay
Evetttt, nerede kalmıştık? Nasılsınız? Günlerden hangi gün, hangi saat hatırlayanlarınız var mı? Yoksa sizin de günleriniz rakamlar, yapılanlar, yapılmayanlar, devredenler, yapılacaklar ve tarifler ile mi geçiyor? Elimizi şöyle yıkayalım; toplu taşımaya binmeyelim; yürüyüş yapalım ama yetecek kadar; ekmeğimizi yapalım başka el değmesin; yoğurdumuz evde olsun prebiyotik; doktorlara alkış mı twitter dan destek mi? Instagramda canlı yayından yoga -jimnastik yapalım; çocuklarla kitap okuyalım… Az bir vaktimiz olduğunu düşünerek araya sıkıştırmaya çalıştığımız “kaliteli yaşam” taneciklerini düşünerek mi otomatik mi serpiştiriyorsunuz hayatınıza?
Artık evlerinde izole olmaya müsait işleri olanların çoğu bir önceki Dolunay’dan bu yana evlerindeler.. İzole olamayan, halkların, insanlığın sağlığı ve sürekliliği için çalışanlar da bambaşka bir çalışma sistemine geçtiler. Bu demek ki yaklaşık bir aydır yeni bir düzene adapte olmaya çalışıyoruz. Ve hayatımızda en zor kurduğumuz şeyi kaybettik “denge”! Var olan denge’nin, düzenin içine girmek bile alt üst olanı yeniden hayata geçirmekten daha kolaydır.
Dolunay Ay ve Güneş’in karşı karşıya gelmesi demektir. Kadın-Erkek, Duygu-Gurur, Ben-Biz dengesi göz önüne gelir. Ay’ın bir yüzü tam aydınlıktır. Yani yeni ay’da başladığımız bir şeyler görünür olur-tamamlanır-meyvesini almaya başlarız. Ve son olarak ama belki de bu Dolunay’ın en önemli unsuru; Ay, Dolunay’dan itibaren küçülmeye başlar ve biz enerjinin yükselişi ile bir şeyler temizlemeye, bırakmaya meyilleniriz- arzu ederiz. Güneş’in ışığı Ay’ı tamamen aydınlattığında içimizde, bilinçaltımızda görmek istemediklerimizi de görmek zorunda kalabiliriz. Ve bazen dürtüsel bir şekilde pişman olabileceğimiz şeyleri hayatımızdan çıkarmaya karar verebiliriz.
Terazi, denge, hassasiyet, ilişkiler, adalet, ortaklıklar, iş anlaşmalarını sembolize eder. Moda, zerafet, hassasiyet, güzellik, incelik ve estetik de beraberinde gelir. Tüm Dolunay’larda kadın erkek ilişkilerinde zorlanmalar yaşarız. Çünkü içimizdeki kadın ve erkek karşı karşıya gelir.
Bir diğer yandan Mars ve Uranüs yanyana hareket ediyorlar. Ki beni korkutan bir ikilidir. Ne bekleyeceğimizi bilmek güçtür bu ikilide. Ateş ve barut adeta! Beklenmedik reaksiyonlar, dürtüsel hareketlerin devrime dönüşmesi, minik bir risk almanın çığa dönüşmesi söz konusu olabilir. Tabii ki Dolunay’da bunun ikili ilişkilerde yakıcı, yıkıcı, yok edici olabileceğini söylemek çok zor değil. Karşınızdakine verdiğiniz tepkinin şiddetini düşünmeye fırsatınız olursa 3 defa düşünün. Bu kadar tepkisel etkiler varken hiç birimizin boğazımın 9 boğumundan kelimeleri geçirebileceğini, kulağımızın ağzımızla koordineli hareket edebileceğini düşünemiyorum! Acil durumlarda alınan ani kararlar sonradan pişmanlıklara yol açabilir. Kötü yanları olduğu gibi iyi yanları da vardır tabii ki. Sakarlıklara yol açar ama enerjinizi inanılmaz yükseltir, kararlılığınızı arttırır, toplulukları aniden bir araya getirir, tek bir amaç uğruna alevlendirir. Boğa ve Kova’dan aldıkları etki ile topraktan gelen ürünler, para, ekonomi ve insanlık, teknoloji adına bir şeyler olacağını tahmin edebiliriz.
Ve gelelim gözle görülmeyen, bir yerden yanlış gidişhatı hissettiren ama kendini göstermeyen Neptün’e.. Daha çok bulaş, yayılma, hastalık ve enfeksiyon.. Açıkçası bunu yazmaktan hiç hoşlanmıyorum ama söz konusu olan Terazi AY, Neptün, Mars, Uranüs, Jüpiter ve Pluto.. Önümüzdeki günlerde artan kayıplar, böbrek yetmezlikleri, enfekte insan ve ölüm sayısında yüksek artış söz konusu olabilir. Yanıcı, patlayıcı, yıkıcı unsurlarda var tabii ki ama genel olarak sorularınız pandemi üstünden geldiği için bu konu özelinde yazmak istedim.
Ne yapabiliriz?
Bu hayatı tek başımıza yaşamıyoruz. Hepimiz bir anne bir babadan dünyaya geldik. Tek başımıza yaşasak da bağlı olduğumuz, bağımlı veya bize bağlı olan kişiler var. “ben” demenin çok da yapıcı olmadığı bir devirdeyiz. “Biz”in içinde “ben”olmayı nasıl becerebiliriz? Keşfetmeye başlamak için gözlerimizi açmamız gerek. Bugün bu yaşadıklarımızın bir sonuç olduğunu; ve yaptığımız ve yapmadığımız her şeyin bu sonuca katkısı olduğunu anlamalıyız. Yaptıklarımız kadar başımıza gelenlerden de biz sorumluyuz çünkü bu bizim hayatımız. Bu yüzden karalar bağlayıp kendinizi kapatmayın. Yogi ya da şef olmayacaksınız büyük ihtimalle bu sürecin sonunda kendinize yetecek kadarına bakın. Venüs tatlı tatlı İkizlerde salınırken güzel yüzünü yıllardır görmediğiniz ertelediğiniz arkadaşlarınızı arayın ilişkilerinizi canlandırın. En önemlisi hayatınızdaki dengeyi ve uyumu yeniden yaratabilmek için neyi bırakmanız gerektiğine dikkatli bakın. Tepkilerinize değil geleceğe etkinize bakın. Hepimiz biriz, iyi olalım! Duanızı edin, meditasyonunuzu, sporunuzu, yoganızı yapın ama sakarlıklara karşı dikkatli olun. Karşınızdakine nazik olun.
Sevgiyle kalın,
Ayşegül
Artık evlerinde izole olmaya müsait işleri olanların çoğu bir önceki Dolunay’dan bu yana evlerindeler.. İzole olamayan, halkların, insanlığın sağlığı ve sürekliliği için çalışanlar da bambaşka bir çalışma sistemine geçtiler. Bu demek ki yaklaşık bir aydır yeni bir düzene adapte olmaya çalışıyoruz. Ve hayatımızda en zor kurduğumuz şeyi kaybettik “denge”! Var olan denge’nin, düzenin içine girmek bile alt üst olanı yeniden hayata geçirmekten daha kolaydır.
Dolunay Ay ve Güneş’in karşı karşıya gelmesi demektir. Kadın-Erkek, Duygu-Gurur, Ben-Biz dengesi göz önüne gelir. Ay’ın bir yüzü tam aydınlıktır. Yani yeni ay’da başladığımız bir şeyler görünür olur-tamamlanır-meyvesini almaya başlarız. Ve son olarak ama belki de bu Dolunay’ın en önemli unsuru; Ay, Dolunay’dan itibaren küçülmeye başlar ve biz enerjinin yükselişi ile bir şeyler temizlemeye, bırakmaya meyilleniriz- arzu ederiz. Güneş’in ışığı Ay’ı tamamen aydınlattığında içimizde, bilinçaltımızda görmek istemediklerimizi de görmek zorunda kalabiliriz. Ve bazen dürtüsel bir şekilde pişman olabileceğimiz şeyleri hayatımızdan çıkarmaya karar verebiliriz.
Terazi, denge, hassasiyet, ilişkiler, adalet, ortaklıklar, iş anlaşmalarını sembolize eder. Moda, zerafet, hassasiyet, güzellik, incelik ve estetik de beraberinde gelir. Tüm Dolunay’larda kadın erkek ilişkilerinde zorlanmalar yaşarız. Çünkü içimizdeki kadın ve erkek karşı karşıya gelir.
Bir diğer yandan Mars ve Uranüs yanyana hareket ediyorlar. Ki beni korkutan bir ikilidir. Ne bekleyeceğimizi bilmek güçtür bu ikilide. Ateş ve barut adeta! Beklenmedik reaksiyonlar, dürtüsel hareketlerin devrime dönüşmesi, minik bir risk almanın çığa dönüşmesi söz konusu olabilir. Tabii ki Dolunay’da bunun ikili ilişkilerde yakıcı, yıkıcı, yok edici olabileceğini söylemek çok zor değil. Karşınızdakine verdiğiniz tepkinin şiddetini düşünmeye fırsatınız olursa 3 defa düşünün. Bu kadar tepkisel etkiler varken hiç birimizin boğazımın 9 boğumundan kelimeleri geçirebileceğini, kulağımızın ağzımızla koordineli hareket edebileceğini düşünemiyorum! Acil durumlarda alınan ani kararlar sonradan pişmanlıklara yol açabilir. Kötü yanları olduğu gibi iyi yanları da vardır tabii ki. Sakarlıklara yol açar ama enerjinizi inanılmaz yükseltir, kararlılığınızı arttırır, toplulukları aniden bir araya getirir, tek bir amaç uğruna alevlendirir. Boğa ve Kova’dan aldıkları etki ile topraktan gelen ürünler, para, ekonomi ve insanlık, teknoloji adına bir şeyler olacağını tahmin edebiliriz.
Ve gelelim gözle görülmeyen, bir yerden yanlış gidişhatı hissettiren ama kendini göstermeyen Neptün’e.. Daha çok bulaş, yayılma, hastalık ve enfeksiyon.. Açıkçası bunu yazmaktan hiç hoşlanmıyorum ama söz konusu olan Terazi AY, Neptün, Mars, Uranüs, Jüpiter ve Pluto.. Önümüzdeki günlerde artan kayıplar, böbrek yetmezlikleri, enfekte insan ve ölüm sayısında yüksek artış söz konusu olabilir. Yanıcı, patlayıcı, yıkıcı unsurlarda var tabii ki ama genel olarak sorularınız pandemi üstünden geldiği için bu konu özelinde yazmak istedim.
Ne yapabiliriz?
Bu hayatı tek başımıza yaşamıyoruz. Hepimiz bir anne bir babadan dünyaya geldik. Tek başımıza yaşasak da bağlı olduğumuz, bağımlı veya bize bağlı olan kişiler var. “ben” demenin çok da yapıcı olmadığı bir devirdeyiz. “Biz”in içinde “ben”olmayı nasıl becerebiliriz? Keşfetmeye başlamak için gözlerimizi açmamız gerek. Bugün bu yaşadıklarımızın bir sonuç olduğunu; ve yaptığımız ve yapmadığımız her şeyin bu sonuca katkısı olduğunu anlamalıyız. Yaptıklarımız kadar başımıza gelenlerden de biz sorumluyuz çünkü bu bizim hayatımız. Bu yüzden karalar bağlayıp kendinizi kapatmayın. Yogi ya da şef olmayacaksınız büyük ihtimalle bu sürecin sonunda kendinize yetecek kadarına bakın. Venüs tatlı tatlı İkizlerde salınırken güzel yüzünü yıllardır görmediğiniz ertelediğiniz arkadaşlarınızı arayın ilişkilerinizi canlandırın. En önemlisi hayatınızdaki dengeyi ve uyumu yeniden yaratabilmek için neyi bırakmanız gerektiğine dikkatli bakın. Tepkilerinize değil geleceğe etkinize bakın. Hepimiz biriz, iyi olalım! Duanızı edin, meditasyonunuzu, sporunuzu, yoganızı yapın ama sakarlıklara karşı dikkatli olun. Karşınızdakine nazik olun.
Sevgiyle kalın,
Ayşegül